Pazartesi, Şubat 19, 2007

Pazartesi, Şubat 12, 2007


bu da kardeşimin topacığı millet.Halasının şekeri.Onu da tanıyın istedim.

Bugün öğlen yemek saatinde oğlumu at binmeye götürdüm.Yaklaşık iki aydır gidememiştik. Eve gidip, "Hadi, hazırlan da seni Yağmur'a (Ahmet'in Atı) götüreyim dediğimde,önce geldi bana sarıldı "Annneeeem" dedi.Çok özlemiş belli ki (hayır beni değil atı özledi) .Ben de atları severim ama oğlumun at aşkı benimkini geçti.Bir yandan kahkaha attı, bir yandan "Anne, Amet, didiyor Yamu'a" diye diye hazırlandı.Oraya gitmeyi bekleyemedi "Anne dit yamua" diye diye çenesi düştü.En nihayet ulaştığımızda kapıyı açıp bir fırladı ki arabadan, az kaldı düşüyordu.Oradakiler bizi tanıdıkları için "Hoşgeldin, küçük Bey.Binecek misin?" diye sordular.Ahmet sadece şunu tekrarladı: "Men deldim.Yamu dedediiir?".Kartal (Eğitmen) : "Şu anda hazır bir atımız var.Kıraç. Buna biner misin, yoksa Yağmur'u mu hazırlayalım?" dediğinde, AHmet'in dudaklar yerçekimi yasası uyarınca aşağıya sarktı.Neredeyse ağlayacaktı. "Tamam, ağlama, getiriyorum Yağmur'u" deyince de gülleri açtı.Özlemiş olacak ki, atın yanına gidip "Yamu, seni össedim" bile dedi evladım.Başına Toka'sını (şapka) taktık.Abisi oturttu atın üstüne.Ondan sonra ne kadar seslendiysem, el salladıysam duymadı adam.Resmen transa geçti.15 dk. dolup da, inme saati gelince, tahmin edeceğiniz gibi bayağı dil döktük. "Yağmur acıktı anneciğim," "Uyukusu da gelmiş, pijamalarını giyip uyuyacakmış" falan.Neyse kandırdık.Bu sefer de oradaki diğer atları gezmek istedi."Ooo" yapacakmış.Sonrasını siz düşünün.13.30'da iş başı yapmam lazım, saat olmuş 13.20.Annemle Ahmet'i eve bırakıp işe gelmem lazım...da Ahmet'i sökemiyorum ki oradan.Haftasonu tekrar geleceğiz sözünü verdik ve onları eve atıp işe geldim.Saat 14.00.Allah'tan Müdür içeride değil, yurtdışında.Neyse, bana Cumartesi yine oraya gidemeyeceğimize dair beyaz bir yalan söyleyebilecek var mı?Param yok da...